İnsan zaman zaman bu hislerden kaçmak, yok saymak ister. Çünkü duyguların üzerimize bu kadar yoğun çöktüğünde, içinden çıkılmaz bir girdapta kayboluyormuşuz gibi hissedebiliriz. Ancak, duyguları bastırmak onları yok etmek anlamına gelmez; aksine, onları daha da güçlendirir.
Bazen kendimizi “Bunu hissetmemeliyim” diye ikna etmeye çalışırız. Oysa insan olmanın en temel yanlarından biri hissetmektir. Üzüntü de bize aittir, hayal kırıklığı da… Bizi zorlayan, içimizi acıtan duygular da hayatın bir parçasıdır. Asıl sorun, bu duyguları nasıl yönettiğimizdir. Bastırmaya çalıştıkça, bir noktada onları daha yoğun yaşamak zorunda kalırız.
Duygularına Kulak Ver
Duygularınla savaşmak yerine, onlarla dost olmayı denedin mi? Önce dur ve kendine sor: "Şu an gerçekten ne hissediyorum?" Bu sorunun cevabını vermek bazen zor olabilir çünkü yüzleşmekten kaçındığımız şeyler çoğu zaman bilinçaltımızın derinliklerine gömülür. Ama bu soruya dürüstçe yanıt verdiğinde, içindeki karmaşanın düğümleri yavaş yavaş çözülmeye başlar.
Bunu yapmanın en etkili yollarından biri, hislerini yazıya dökmektir. Kelimeler, zihnimizde dolaşan belirsiz duygulara netlik kazandırır. Ya da güvenebileceğin biriyle konuşabilirsin. İçini döktüğünde, yükünün hafiflediğini fark edeceksin. Çünkü ifade edilmeyen duygular zamanla içimizde birikir ve bizi daha fazla yıpratır.
Kabul Etmek Özgürleştirir
İnsan genellikle kendini iyi hissetmek ister, olumsuz duygularla yüzleşmekten kaçınır. Oysa kabul etmek, iyileşmenin en güçlü adımıdır. Kendine izin ver: üzülmeye, hayal kırıklığı yaşamaya, bazen çaresiz hissetmeye… Ama bu duyguların seni kontrol etmesine de izin verme. Onları anlamaya çalış, nedenini keşfet ve zamanla nasıl dönüştürebileceğini düşün.
Unutma, hissettiğin her şey seni sen yapan bir parçadır. Onları bastırmak yerine anlamayı seçtiğinde, hayatın üzerindeki etkisini de değiştirebilirsin.
Ve Günün Sözü: "Duygularını inkâr etmek, rüzgâra karşı yürümek gibidir. Kabul ettiğinde, yönünü sen belirlersin."