Her gün batımı, gökyüzüne serilen altın ve kızıl tonlarıyla, geçen günün tüm yorgunluğunu ve yaşanmışlığını sarmalar. Sanki bir ressam, en değerli fırçasıyla son dokunuşlarını yapıyormuşçasına, gökyüzü özenle renklere bürünür. Bu renk cümbüşü, yalnızca gözlerimizi değil, ruhumuzu da derin bir huzura davet eder.
Gökyüzünde solan ışıklar, aslında yeni bir umudu fısıldar. Günün son ışıkları yavaşça kaybolurken, yeryüzünde bir sessizlik hâkim olur; ama bu sessizlik, bir bitişin hüznü değil, aksine bir başlangıcın müjdecisidir. Belki de doğanın bize hatırlattığı en güzel şeylerden biridir: Her sona eren gün, yeni bir başlangıcın habercisidir. Her gece, bir nehrin sakin akışı gibi, bizi yeni doğacak güne hazırlar.
Sessiz bir huzurla kendimizi karanlığa bırakırken, içimizde yarının getireceklerine dair tatlı bir heyecan filizlenir. Kimi zaman bugünün yüküyle yorulmuş olabiliriz; ancak bilmeliyiz ki, yarın yeni hikayelere, umutlara ve belki de yeniden yazılacak hayallere kapı aralayacaktır. Gün batımı, aslında bir mola anıdır; yaşanmışlıkları geride bırakıp, yeni bir güne hazırlanma fırsatıdır.
Çünkü yarın, yeni hikayelerle dolu bir başka güneşle bizi karşılayacaktır.
Ve Günün Sözü: "Gün batımının getirdiği karanlık, gün doğumunun umuduna açılan kapıdır."
Foto @Jesia Nil Philipp