Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın rejiminin çöküşü, 2011 yılında başlayan iç savaşın sonunda nihayetinde beklenen dönüm noktalarından biri oldu. Uzun süredir kanlı bir çatışmanın içinde olan ve uluslararası müdahalelerle şekillenen bu ülkede Esad’ın ülkeyi terk etmesi, Suriye'nin siyasi geleceği hakkında yeni sorular ortaya çıkarıyor. Ancak bu olay yalnızca Suriye’nin iç durumu için değil, aynı zamanda Orta Doğu ve dünya çapında geniş yankılar uyandıran bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Şimdi, bu çöküşün ardından Suriye’de ne olacağı, hangi siyasi güçlerin etkinlik kazanacağı ve uluslararası topluluğun nasıl bir yol haritası izleyeceği konusu, dünya gündeminin en sıcak başlıklarından biri haline gelmiş durumda.
*Esad’ın Suriye’yi Terk Etmesi: Çöküşün Nedenleri ve Anlamı*
Beşar Esad’ın 13 yıl süren liderliğini sona erdiren olaylar, 2011'deki halk ayaklanmasının ardından başlayan iç savaşla doğrudan bağlantılıdır. Suriye’deki iç savaş, yalnızca rejim güçleri ile isyancılar arasında değil, aynı zamanda uluslararası aktörler arasında da büyük bir çatışma alanı yaratmıştı. Türkiye, ABD, Rusya, İran, Körfez ülkeleri ve bazı Batılı devletlerin müdahalesi, Suriye’nin geleceğini şekillendiren faktörler oldu.
Esad, 2015’ten itibaren Rusya ve İran'ın askeri desteğiyle daha fazla kontrol elde etmiş olsa da, ülke genelindeki savaşın insani ve ekonomik yıkımları, rejimin zayıflamasına yol açtı. 2023 yılı itibariyle Suriye, bölgedeki birçok aktör tarafından “kontrolsüz” bir durumdaydı ve Esad’ın rejimi, artık sadece ülkenin küçük bir kısmını denetleyebiliyordu.
2024’ün başında, Esad rejiminin çöküşü, eski bir müttefikin ihanetiyle hızlandı. İddiaya göre, Esad’ın Rusya ve İran tarafından yalnızca zayıf bir şekilde savunulması ve Suriye'deki önemli bazı yerel milis güçlerinin de rejime karşı isyan etmesi, onun ülkeyi terk etmesine neden oldu. Esad, ülkesini terk ederken “Güvenlik gerekçeleriyle” Suudi Arabistan’a sığındı. Ancak, bunun ardında uluslararası baskıların ve içerideki askeri darbenin olduğu düşünülen bir başka sebep de var.
*Suriye’deki Siyasi Güçler ve Rejim Sonrası Durum*
Esad’ın ülkeyi terk etmesi, Suriye'deki mevcut siyasi ve askeri güçler arasında büyük bir belirsizlik yaratmış durumda. Ülkede halen etkin olan birçok siyasi aktör ve milis grup, bu boşluğu doldurmak için harekete geçti.
*Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Kürtler*
Suriye Demokratik Güçleri (SDG), özellikle kuzeydoğuda etkili olan ve çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu bir askeri güçtür. YPG (Halk Savunma Birlikleri), SDG’nin temel bileşenidir ve Batılı ülkeler, özellikle ABD, onları IŞİD'e karşı savaşta desteklemiştir. Esad’ın rejiminin çökmesinin ardından, SDG'nin Suriye’nin kuzeyinde daha fazla özerklik kazanması bekleniyor. Ancak, Türkiye’nin bu bölgedeki PKK bağlantılı gruplara karşı tutumu, SDG’nin geleceğini daha da karmaşık hale getiriyor. Türkiye, özellikle Fırat’ın doğusundaki YPG varlığını hedef alarak bu bölgedeki Kürt güçlerine karşı askeri harekâtlar düzenlemiştir.
*Suriye Milli Koalisyonu (SMK) ve Muhalefet Grupları*
Suriye Milli Koalisyonu (SMK), Esad karşıtı bir koalisyon olarak uluslararası alanda tanınan muhalefet grubu olmuştur. Esad’ın düşüşü ile birlikte, SMK ve ona bağlı grupların ülke genelinde daha fazla etki kurmaları bekleniyor. Ancak, bu grupların arasındaki iç bölünmeler, halk arasında ciddi bir destek bulmalarını zorlaştırıyor. SMK’nın, özellikle Türkiye tarafından desteklenen gruplarla olan ilişkileri, ülkenin geleceğinde ne gibi bir rol oynayacaklarını belirsizleştiriyor.
*Rusya ve İran’ın Rolü*
Esad’ın ülkeden ayrılması, Rusya ve İran’ın Suriye üzerindeki etkisini önemli ölçüde değiştirecek gibi görünüyor. Rusya, Esad’ın en güçlü dış destekçisiydi ve onun rejimi, Moskova için stratejik bir müttefiklik alanıydı. Ancak Rusya’nın iç politikaları ve Ukrayna Savaşı’na odaklanması, Suriye’deki çıkarlarını daha fazla koruyamayacağı anlamına gelebilir. Ayrıca, Esad’ın çöküşüyle birlikte Suriye’deki İran etkisi de daha fazla ön plana çıkabilir. İran, özellikle Şii milisleri ve Lübnan’daki Hizbullah üzerinden Suriye’deki nüfuzunu genişletmeye çalıştı. Esad sonrası dönemde, İran’ın bölgedeki stratejileri daha agresif bir şekilde şekillenebilir.
*Uluslararası Toplumun Rolü ve Gelecek Senaryoları*
Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından, dünya çapında bir güç boşluğu oluşmuş durumda. ABD ve Avrupa Birliği, Suriye’deki insani durumu düzeltmek için yeni bir çözüm önerisi üzerinde çalışmaya başlamak zorunda kalacak. Esad rejiminin çökmesi, Batı’nın, özellikle Türkiye'nin daha fazla söz sahibi olabileceği bir durumu doğuruyor. Ancak, Suriye’deki eski rejim yanlısı güçler ve yeni muhalif gruplar arasındaki rekabet, bölgedeki istikrarsızlığı artırabilir.
Bir diğer önemli husus ise Suriye’nin yeniden yapılanma süreci. Uluslararası toplum, Suriye’nin yeniden inşası için milyarlarca dolarlık yardımlar sağlayacak olsa da, bu süreçteki siyasi engeller, ülkenin yeniden birleşmesini zorlaştırabilir. Ayrıca, Esad sonrası dönemde, Suriye’nin terörizme karşı mücadelesi, bölgedeki yeni dengelere göre yeniden şekillenecek.
*Sonuç: Suriye’nin Geleceği Nerede?*
Esad rejiminin çöküşü, Suriye’nin yeniden şekillenmesi için bir dönüm noktası oluşturuyor. Ancak bu, aynı zamanda belirsizliklerle dolu bir sürecin de başlangıcıdır. Suriye’deki bölgesel güç dengeleri, etnik ve mezhebi grupların ilişkileri, ve uluslararası müdahaleler, bu ülkenin geleceğini belirleyecek ana faktörler olacaktır. Hem yerel hem de küresel güçlerin Suriye’deki rolü, çok daha karmaşık bir hal alacak gibi görünüyor.