Hakan Yeşil
Köşe Yazarı
Hakan Yeşil
 

Küresel Isınma, Kuraklık ve Kıyamet

Küçük kıyametler, büyük kıyametler… Zina, bina, deprem, sel derken kıyamet adeta gözümüzün önünde kopuyor. Bunun farkındayız, ancak hayatı "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışıyla yaşamaya devam ediyoruz. Kimimiz milliyetçi, kimimiz cumhuriyetçi, kimimiz sosyalist, kimimiz feminist, kimimiz doğa dostu, kimimiz barış yanlısı, kimimiz savaş taraftarı ya da bambaşka bir kimlikteyiz. Ancak hepimiz, marketten aldığımız 50 gramlık plastik şişedeki suyun kağıttan pipetini "dünyayı kurtarıyormuşuz" gibi kullanarak kandırıldığımız bir sistemin parçasıyız. Oysa biz o kağıt pipeti yamultup deliği tutturmaya çalışırken, dünyanın diğer bir ucunda her gün binlerce ton bomba atılıyor. Küresel düzeni altüst eden, dünyayı anlamsız savaşlarla karıştıranlar binlerce insanı göz göre göre ölüme sürüklüyor. Bu kaosun içinde, kıyamet hepimizi hızla yakalıyor. Dünyanın Durumu Dünyanın içinde bulunduğu durumun farkında olan var mı? Pek sanmıyorum. Para hırsı insanları öyle bir hale getirdi ki; küresel ısınma toplantılarına 12 silindirli spor arabalarla gelen ya da bu araçları getiren insanlar, nasıl çözüm üretebilirler? Bu düzeni kim ve nasıl düzeltebilir bilmiyorum. Küresel ısınmanın en büyük etkisini kutuplardaki buzulların erimesinde görüyoruz. 2022 yılında Geophysical Research Letters dergisinde yayımlanan bir araştırma, 6 kıtadan 99 kıyı kentini kapsıyordu. Avrupa Uzay Ajansı’nın 2015-2020 yılları arasında çektiği uydu görüntülerini inceleyen ABD Rhode Island Üniversitesi araştırmacıları, kıyı kentlerinin her yıl birkaç santim sular altında kaldığını tespit etti. Çin’in Tianjin kenti yılda 5 santimetre ile en çok kayba uğrayan şehir. Onu Pakistan’ın Karaçi’si ve Filipinler’in Manila’sı takip ediyor. Sadece küresel ısınma değil; çarpık yapılaşma ve büyük şehirlerdeki altyapı eksiklikleri de bu kayıpları hızlandırıyor. Örneğin, Endonezya başkent Cakarta’yı taşımaya hazırlanıyor. Bu kararı almalarının sebebi askeri ya da siyasi değil; artan nüfus, iklim değişikliği ve doğa şartları. Öte yandan, Kuzey Buz Denizi'ndeki buz tabakası rekor seviyelerde eriyor. Araştırmalara göre Kuzey Kutbu'ndaki sıcaklıklar küresel ortalamanın 4 katı hızla artıyor. Buzullar son 18 yılda hacminin üçte birini kaybetti. Eğer tüm buzullar erirse, okyanus seviyelerinin 65 metre kadar yükseleceği öngörülüyor. Dünya nüfusunun %44’ü kıyılarda yaşıyor. Dolayısıyla pek çok ülke ve şehir sular altında kalacak, hatta kalmaya başladı bile. Çözüm Nerede? Bazı ülkeler bu tehlikenin farkında. Örneğin Norveç, gelecekteki en az 7 kuşağın ihtiyaçlarını gözeterek "Ata Tohumu Deposu" kurdu. Yerleşim yerlerini de şimdiden sulardan uzak alanlara kaydırıyor. Peki ya Türkiye? Bir tarım ürünleri mağazasına gidip "Ata tohumu" domates ya da biber isteyin, size ne cevap vereceklerini görün. Büyük ihtimalle bulamazsınız. Ancak köylerde korka korka size Ata tohumu veren birilerini bulabilirsiniz. Neden mi? Çünkü birileri, kimsenin Ata tohumu kullanmasını istemiyor. Norveç gibi ülkeler küresel ısınmanın ve doğal yaşamın öneminin farkında, bizse ne yazık ki bu bilinçten yoksunuz. Dini ve Toplumsal Yaklaşımlar Kıyamet alametleri arasında küresel ısınmadan doğrudan bahsedilmez, ancak toplu ölümlerin, depremlerin, sellerin ve doğal afetlerin artışına dikkat çekilir. Tüm bu olayların temel nedeni aslında iklim değişikliğidir. Kuraklık ve doğal felaketler, insanlığı kıyamete sürükleyen temel faktörlerdir. Bu sorunun çözümü için toplumsal bir seferberlik şart. Çocuklara okullarda ilk 5 yıl boyunca çevre bilinci ve küresel ısınma hakkında eğitim verilmeli. Din adamları, küresel ısınmaya neden olan davranışların günah olduğunu vurgulamalı. Camiler, kiliseler ve diğer ibadethaneler gösterişli avizelerden, halılardan, masalardan ziyade çevre için neler yapılması gerektiğini anlatmalı. Bakanlıklar, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler el ele vererek ağaçlandırma çalışmaları yapmalı. Bu süreç hemen başlamalı. Sonuç Kıyamet yaklaşıyor. Ancak bu felaketi önlemek hâlâ mümkün. Bunun için vurdumduymazlıktan vazgeçip, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak adına harekete geçmeliyiz. Dünya bizim yardımımıza muhtaç. Unutmayalım, küçük adımlar büyük değişimlere yol açabilir.
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2024 - Salı
Hakan Yeşil

Küresel Isınma, Kuraklık ve Kıyamet

Küçük kıyametler, büyük kıyametler… Zina, bina, deprem, sel derken kıyamet adeta gözümüzün önünde kopuyor. Bunun farkındayız, ancak hayatı "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışıyla yaşamaya devam ediyoruz. Kimimiz milliyetçi, kimimiz cumhuriyetçi, kimimiz sosyalist, kimimiz feminist, kimimiz doğa dostu, kimimiz barış yanlısı, kimimiz savaş taraftarı ya da bambaşka bir kimlikteyiz. Ancak hepimiz, marketten aldığımız 50 gramlık plastik şişedeki suyun kağıttan pipetini "dünyayı kurtarıyormuşuz" gibi kullanarak kandırıldığımız bir sistemin parçasıyız. Oysa biz o kağıt pipeti yamultup deliği tutturmaya çalışırken, dünyanın diğer bir ucunda her gün binlerce ton bomba atılıyor. Küresel düzeni altüst eden, dünyayı anlamsız savaşlarla karıştıranlar binlerce insanı göz göre göre ölüme sürüklüyor. Bu kaosun içinde, kıyamet hepimizi hızla yakalıyor.

Dünyanın Durumu

Dünyanın içinde bulunduğu durumun farkında olan var mı? Pek sanmıyorum. Para hırsı insanları öyle bir hale getirdi ki; küresel ısınma toplantılarına 12 silindirli spor arabalarla gelen ya da bu araçları getiren insanlar, nasıl çözüm üretebilirler? Bu düzeni kim ve nasıl düzeltebilir bilmiyorum.

Küresel ısınmanın en büyük etkisini kutuplardaki buzulların erimesinde görüyoruz. 2022 yılında Geophysical Research Letters dergisinde yayımlanan bir araştırma, 6 kıtadan 99 kıyı kentini kapsıyordu. Avrupa Uzay Ajansı’nın 2015-2020 yılları arasında çektiği uydu görüntülerini inceleyen ABD Rhode Island Üniversitesi araştırmacıları, kıyı kentlerinin her yıl birkaç santim sular altında kaldığını tespit etti. Çin’in Tianjin kenti yılda 5 santimetre ile en çok kayba uğrayan şehir. Onu Pakistan’ın Karaçi’si ve Filipinler’in Manila’sı takip ediyor.

Sadece küresel ısınma değil; çarpık yapılaşma ve büyük şehirlerdeki altyapı eksiklikleri de bu kayıpları hızlandırıyor. Örneğin, Endonezya başkent Cakarta’yı taşımaya hazırlanıyor. Bu kararı almalarının sebebi askeri ya da siyasi değil; artan nüfus, iklim değişikliği ve doğa şartları. Öte yandan, Kuzey Buz Denizi'ndeki buz tabakası rekor seviyelerde eriyor. Araştırmalara göre Kuzey Kutbu'ndaki sıcaklıklar küresel ortalamanın 4 katı hızla artıyor. Buzullar son 18 yılda hacminin üçte birini kaybetti. Eğer tüm buzullar erirse, okyanus seviyelerinin 65 metre kadar yükseleceği öngörülüyor. Dünya nüfusunun %44’ü kıyılarda yaşıyor. Dolayısıyla pek çok ülke ve şehir sular altında kalacak, hatta kalmaya başladı bile.

Çözüm Nerede?

Bazı ülkeler bu tehlikenin farkında. Örneğin Norveç, gelecekteki en az 7 kuşağın ihtiyaçlarını gözeterek "Ata Tohumu Deposu" kurdu. Yerleşim yerlerini de şimdiden sulardan uzak alanlara kaydırıyor. Peki ya Türkiye? Bir tarım ürünleri mağazasına gidip "Ata tohumu" domates ya da biber isteyin, size ne cevap vereceklerini görün. Büyük ihtimalle bulamazsınız. Ancak köylerde korka korka size Ata tohumu veren birilerini bulabilirsiniz. Neden mi? Çünkü birileri, kimsenin Ata tohumu kullanmasını istemiyor. Norveç gibi ülkeler küresel ısınmanın ve doğal yaşamın öneminin farkında, bizse ne yazık ki bu bilinçten yoksunuz.

Dini ve Toplumsal Yaklaşımlar

Kıyamet alametleri arasında küresel ısınmadan doğrudan bahsedilmez, ancak toplu ölümlerin, depremlerin, sellerin ve doğal afetlerin artışına dikkat çekilir. Tüm bu olayların temel nedeni aslında iklim değişikliğidir. Kuraklık ve doğal felaketler, insanlığı kıyamete sürükleyen temel faktörlerdir.

Bu sorunun çözümü için toplumsal bir seferberlik şart. Çocuklara okullarda ilk 5 yıl boyunca çevre bilinci ve küresel ısınma hakkında eğitim verilmeli. Din adamları, küresel ısınmaya neden olan davranışların günah olduğunu vurgulamalı. Camiler, kiliseler ve diğer ibadethaneler gösterişli avizelerden, halılardan, masalardan ziyade çevre için neler yapılması gerektiğini anlatmalı. Bakanlıklar, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler el ele vererek ağaçlandırma çalışmaları yapmalı. Bu süreç hemen başlamalı.

Sonuç

Kıyamet yaklaşıyor. Ancak bu felaketi önlemek hâlâ mümkün. Bunun için vurdumduymazlıktan vazgeçip, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak adına harekete geçmeliyiz. Dünya bizim yardımımıza muhtaç. Unutmayalım, küçük adımlar büyük değişimlere yol açabilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve lifeavrupa.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.