2024 ABD seçimlerinin sonucunu dünya izlerken, uluslararası toplum, özellikle Birleşik Krallık ve Türkiye gibi kilit müttefikler, diplomatik dinamiklerdeki olası değişikliklere hazırlanmaktadır. ABD, İngiltere ve Türkiye arasındaki üçlü ilişki, tarihsel olarak NATO’nun askeri stratejisini, transatlantik ilişkileri ve özellikle Orta Doğu’daki bölgesel istikrarı şekillendirmede önemli bir rol oynamıştır. Bu ilişkilerin seçim sonrası nasıl evrileceği, yeni ABD yönetiminin dış politika yönelimlerine, Birleşik Krallık’ın Brexit sonrası rolünü yeniden tanımlama konumuna ve Türkiye’nin devam eden bölgesel hırslarına bağlı olacaktır.
Tarihsel Bir Bağlantı
ABD ve Birleşik Krallık, "özel ilişki" olarak adlandırılan yakın bir ittifaktan uzun süredir yararlanmaktadır. Bu ilişki, ortak demokratik değerler, ekonomik bağlar ve askeri işbirliği üzerine inşa edilmiştir. 1952'den beri NATO üyesi olan Türkiye de kritik bir müttefik olmuş, Batı ile Orta Doğu arasında bir köprü görevi görmüştür. Ancak, Türkiye’nin bölgesel hırsları ve değişen ittifakları, zaman zaman ilişkilerde gerilmelere neden olmuştur.
2024 ABD seçimleri, bu üçlü ilişki için kritik bir dönemde gerçekleşmektedir. Hem ABD hem de Birleşik Krallık, küresel liderlik rollerini yeniden teyit etmeye çalışacak, Türkiye ise NATO taahhütlerini giderek bağımsız dış politika hamleleriyle dengelemeye devam edecektir.
Seçim Sonrası ABD Liderliği: İttifakları Yeniden Düzenlemek?
ABD’nin seçim sonrası dış politikasının yönü, bu üçgenin nasıl gelişeceği konusunda belirleyici olacaktır. Yeni yönetim daha ticari bir yaklaşım benimserse, İngiltere ve Türkiye gibi NATO müttefiklerine daha fazla savunma yükümlülüğü yükleyebilir. Bu durum, özellikle son yıllarda daha özerk bir dış politika izleyen Türkiye ile sürtüşmelere yol açabilir; buna Rusya ile yapılan tartışmalı anlaşmalar da dahil.
Öte yandan, çok taraflılığa odaklanan ve ittifakları güçlendirmeyi hedefleyen bir ABD yönetimi, NATO içindeki işbirliğini yeniden canlandırmak isteyebilir. Ancak, bu tür bir yaklaşım, Suriye’deki askeri müdahaleler veya Türkiye’nin Rusya ile artan bağları gibi konular Washington tarafından önceliklendirildiğinde Türkiye ile gerilimlere de yol açabilir.
İngiltere: Küresel Britanya ve Bölgesel Gereklilikleri Dengelemek
Brexit sonrası, Birleşik Krallık küresel rolünü yeniden tanımlamaya çalışmıştır; buna ABD ile daha güçlü savunma işbirliği ve küresel güvenlik meselelerinde daha belirgin bir varlık da dahildir. ABD-İngiltere ilişkisi, askeri, ekonomik ve istihbarat alanlarında devam eden işbirliği sayesinde ABD seçimlerinin sonucundan bağımsız olarak güçlü kalacaktır.
Türkiye, Birleşik Krallık için hem fırsatlar hem de zorluklar sunmaktadır. Önemli bir bölgesel güç ve kilit bir NATO üyesi olan Türkiye’nin askeri yetenekleri ve stratejik konumu, Orta Doğu ve Doğu Avrupa’daki güvenlik açısından kritiktir. Ancak, Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs ile enerji keşiflerine dair anlaşmazlıklar da dahil olmak üzere Doğu Akdeniz’deki iddialı politikaları, Birleşik Krallık’ın bölgesel çıkarları için potansiyel bir meydan okuma teşkil etmektedir; özellikle Brexit sonrası uluslararası ortaklıklarını istikrara kavuşturma odaklı olduğu bir dönemde.
Birleşik Krallık muhtemelen mümkün olduğunca diplomatik bir arabulucu olarak hareket etmeye çalışacak, ABD ile güçlü ittifakını sürdürürken, bölgesel jeopolitik oyunlarda kilit bir oyuncu olan Türkiye ile yapıcı ilişkilerini devam ettirmeye çalışacaktır.
Türkiye: Dengeleyici Güç
Türkiye’nin dış politikası son yirmi yıldır stratejik dengeye dayalıdır. Türkiye, NATO üyeliğini sürdürürken, Rusya ve Çin ile de stratejik konularda ilişkilerini yürütmekte ustaca bir denge sağlamıştır. ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği, Ankara’nın NATO hedefleriyle daha yakın bir uyum gösterme istekliliğine veya bağımsız bölgesel müdahaleciliğe devam edip etmeyeceğine bağlı olacaktır.
ABD, Rusya’nın etkisine karşı daha sert bir tutum takınırsa, Türkiye’nin Moskova ile devam eden askeri ve enerji işbirliği ilişkileri bu durumu karmaşıklaştırabilir. Öte yandan, Türkiye’nin kilit coğrafi konumu ve terörle mücadele ile bölgesel güvenlik konularındaki askeri yetenekleri, zaman zaman diplomatik sürtüşmelere rağmen, hem ABD hem de Birleşik Krallık için vazgeçilmez bir ortak olmasını sağlamaktadır.
Savunma ve NATO: Bağlayıcı Unsur
NATO, ABD, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında en güçlü resmi bağlantı olmaya devam etmektedir. Ancak, güvenlik önceliklerindeki farklılıklar, ittifak içinde zaman zaman gerginliklere yol açmıştır. ABD ve Birleşik Krallık öncelikle Rusya’nın Doğu Avrupa’daki yayılmacılığından endişe ederken, Türkiye’nin odak noktası Suriye ve Kürt güçlerine ilişkin sınır güvenliğidir.
Bir sonraki ABD yönetimi, NATO’nun yönünü belirlemede kritik bir rol oynayacaktır. Washington, Rusya ve İran etkilerine karşı daha güçlü bir NATO tepkisi için bastırırsa, Türkiye NATO ile Doğu’daki ortakları arasında denge kurma stratejisini yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir. Aksine, NATO içinde işbirlikçi bir yaklaşım, bölgesel güvenlik konularında daha fazla işbirliğine yol açarak tüm tarafların yararına olabilir.
Ekonomik ve Enerji Boyutları
ABD, İngiltere ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler, gelecekteki işbirliğini şekillendirmede de önemli bir rol oynayacaktır. Birleşik Krallık, Brexit sonrası ticaret politikalarını oluştururken, hem ABD hem de Türkiye ile stratejik ekonomik ortaklıklar arayacaktır. Bu sırada Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji rolü, özellikle NATO müttefikleriyle gerilim yaratmaya devam edebilecektir.
ABD ve Birleşik Krallık, Doğu Akdeniz’de istikrarı sağlama konusundaki ekonomik ve güvenlik çıkarlarını koruma amacıyla, Türkiye ile diplomatik olarak anlaşmazlıkları yönetmek ve enerji keşifleri ile bölgesel güvenlik konularında ortak zemin bulmak için birlikte çalışmak zorunda kalacaklardır.
Sonuç: Belirsizliği Yönetmek
2024 ABD seçimleri, ABD-İngiltere-Türkiye ilişkilerinin geleceği için önemli sonuçlar doğuracaktır. Bu ilişkilerin genel hatları büyük olasılıkla sağlam kalacaktır, ancak nasıl evrileceği, bir sonraki ABD yönetiminin politika yönelimine, Birleşik Krallık’ın Brexit sonrası stratejilerine ve Türkiye’nin devam eden bölgesel hırslarına bağlı olacaktır.
Stratejik pragmatizm, diplomatik esneklik ve ortak güvenlik ve ekonomik çıkarlar üzerine odaklanma, bu üç etkili güç arasında güçlü ilişkilerin sürdürülmesi için hayati öneme sahip olacaktır.